5 Ocak 2010 Salı

öylesine bir gece

nedense aklımda şu sahne var,
ben arabanın arka tarafında oturuyorum, sol elimde bir şişe kırmızı şarap ve sağ elimde gitanes, ilhan ve candaş, arabayı süren o, girneden yada belki mağusa’dan yola çıktık ve bizi lefkoşa’ya bırakacak, o bu şarkıya aşık olmuş defalarca dinliyor. ben, o zaman rock hatta heavy ve hatta death dinliyorum, en sert zamanlarımız, yıl 95 yada en çok 96, saçlar uzun, hayat boktan, hayat bize karşı ve biz biliyoruz, her boku biliyoruz ve fikrimiz var, her şeyi değiştirebiliriz, her şeyi, değiştirecektik. Oysa şimdi tek gördüğüm hayatın beni/bizi değiştirdiği, herşeyi değiştirecektik tatlı bir masal gibi görünüyor....
şarap şişesinin yarısını geçtim, sanırım aylardan nisan yada mayıs. saattte 70’le gidiyoruz, onların benson’una karşı benim gitanes’ım, onlar bira içiyorlar ve ben şarap, ve bu şarkı defalarca çalıyor, defalarca, dinliyorum sadece dinliyorum yorumsuz...havada çürük bir saman kokusu var, havada özgürlük var ve şimdi anlıyorum evet havada gerçekten o gece özgürlük vardı ve evet efendisiydik kendimizin ve ayni zamanda kurbanı...

“duymak istiyorum”.....o adamları pek sevmemiştim galiba, onları sadece o şarkılarıyla hatırlıyorum, sadece tek şarkı, o şarkı...o ilkbahar....anlamsız bazen ama yıllar sonra flashback oluyor işte.....
hatırlıyorum tam net olmasada, şişe bacaklarımın arasında, sağ elimde sigara, sigara kokusuna çürük saman kokusu ve gecenin ılık meltemi karışıyor, biz özgürdük !...
ne kadar zavallıyız değil mi, ne kadar bağımlı, ne kadar yorgun aslında, tek bir nota seni nereden nereye getirme gücüne sahip....özgürdün, özgürsün ve şimdi olduğun yere bak. eski “sen”den kat kat üstünsün maddi olarak büyük bir ihtimalle fakat sen o değilsin işte ne kadar “flashback” yaşayıp hatırlasan da, sen , o sen ölüp gittin tüm o yıllar içinde...şarkılar kaldı geriye, hissettiklerin oysa hepsi şu an ilüzyon, yok....belki de olmadı...
evet sadece nokta. edebiyat mı, iyi mi yazmalı, hayır edebiyat yapmacıklıktan başka bişey değil, yaratılan, çoğunun kabul ettiği edebiyat, bir bok değil, sadece “ego”yu tatmin etmek için....neyse....şarkılar...o çağa ait...
işte......mi minör....ve re majör.....
aslında çok şarkı var, öyle çok şey var ki, yok olduğum ve var olduğum ve hiç olduğum....
pearl jam....alice in chains...metallica....90’lı yıllar....

öyle bir geceydi işte, sadece öylesine bir gece....
öylesine...
aptal ama
nedense izi kalmış,
öylesine
hayat....
söyle, sadece
söyle...
sadece, söyle....

29 ekim 2009 - ocak 2010

© Emre Karahasan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder