31 Aralık 2009 Perşembe

İllüzyon

üzerindeki giysileri çıkardıktan sonra yatağın kenarına oturdu....soyunmuştu...
karşıdaki aynada kendini seyretti bir süre. saçları düz ve siyahtı. ayağa kalktı aynanın karşısında oturmak için, kenarda duran sandalyeyi çekti ve oturdu. uzun uzun seyretti o güzel vücudu. gözlerine baktı, göğüslerini inceledi, iri ve dolgundular, biraz da yer çekimine yenik düşmüş ama iyiydi yine de vücudu...
bir süreden sonra dalıp gitti kendi ruhunun yansımasında. kaybolmaya başladığı sırada yansımanın parlaklığında, dışarıda bir arabanın hain gürültüsü yükseldi alacakaranlıkta. gözlerinin içinde çoğaldı aynaların aksi. ayna...aynalar...ve, sesler...kendi sesi....ayna...inlemeler...iç çekişler...ay....
ayak seslerini işitti bir hamamböceğinin ve bastırdı yüzlerce karıncanın ayak sesi onun sesini. hamamböceği durdu. siyah mermerin üzerinden geçti mavi karıncalar haberleşerek zıt yöne doğru.... “evet, güzel bir vücudum var.”
ulumayla karışık bir ses çıkardı evin sadık dostu.
“ille de uyumak zorunda mıyız ?”
pembe bir örümcek nefes nefese koştu ve durdu gözlerinin içinde kendi kendisinin. yavaşça doğdu gökkuşağı uzak diyarlardan aynanın içine doğru. dansı hızlandı kelebeğin, yumuşak dokunuşlarla. mor dağlar karşıda, güneş kuzeyde, Polaris aynada, örümcek ise pusuda...
yavaşça yükseldi bulutlar kelebeğin hayaline doğru. aynalar fısıldadı kelebeğin hayaline sessiz olması için. hızlandı dansı...kelebek...dokunuş...kelebek...kıpırdanıp titredi yer, dansının hızıyla kelebeğin. çoğaldı karıncalar, hücum ettiler bacakları kopan hamamböceğine, ordan da bacaklarına doğru ve sonra daha yukarıya....kıvrandı kelebek usulca. doğmamış bir bebek çığlık attı. eksilmeye başladı yüzlerce kırık ayna parçacıkları. doğuya geçti güneş. beyazladı mor dağlar. Polaris aynadaydı.
kelebeğin hayaline karıştı bulutlar içerisindeyken Polaris ve eksildi aynalar tekrar sarsıldığı anda toprak.
yağmur başladı aynanın dışında ve durdu dansı nefes nefese kalan kelebeğin. çekildi karıncalar evlerine doğru ellerindeki parçalarla. kayboldu aynanın içerisinden uzak diyarların ebemkuşağı.
gözlerini açtı ve sildi aynanın üzerinde ve bacaklarındaki yağmur tanelerini. gözlerine baktı. kelebeğe gülümsedi. ayağa kalkıp sandalyeyi yerine koydu.
Parfüm şişesini alıp serinletti yumuşacık ipeksi tenini.
ve, beklemeye başladı telefonun sesini...

2000 - 31.12.2009

© Emre Karahasan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder