9 Mart 2010 Salı

Renkli bir Rüyayı Görüyordu Gece

Renkli bir rüyayı görüyordu gece,
İstila ederken her şeyi ve herkesi,
Silahlar patlayıp sirenler çalıyordu
Israrla geceye ve insan-cıklara inat,
Sessizdik oysa, sessizdik biz,
Sürüler halinde uçuşan, sürüler halinde güdülen,
Sürüler halinde yok olan ve sürüler halinde ölen,
Garip, bilinçsiz, farklı, eşsiz ve benzersiz bir
Elmas kadar kibirsiz ve kimsesizdik ve biz,
Biz her şeyi bilirken, bilirdik, yalanımız yoktu,
Yalanlar tahttakilere mahsustu, taht
Gerisindekiler çıkarcı, korkak, uyum sağlayan,
Yumuşak başlı, minik dev olma yolunda giderken,
Tökezleyip düşen, zavallılar mıydı?
Öyleydi elbette.

Geceyi yine rüzgar aldı,
Geceyi, bulut aldı,
Geceyi, yağmur aldı,
Geceyi krallar söküp aldılar
Bağrından koparıp aydınlığın,
Labirentlerimiz hiç olamadı, her şey,
Gül bahçesinde yaşanmıştı oysa orası
‘Bataklıktı’, gece güzeldi, yıldırımlar yağdı.
Korkular zincirlerinden kurtulup
Salıverildiler geceye ait olanlara,
Öyle bir gerçektir ki bu, idrak edilemez
Olup olmadığı, ve neden var olup neden
Yok olmadığı....

Bana krallar gösterin çıplak olmayan,
Bana hayatlar gösterin yok olmayan,
Bana, Ben’ler gösterin hiç var olmayan,
Bana, ruhlar gösterin kanamayan,
Bana, ölümsüzler gösterin, ölmemiş olan,
Bana, hiçliği gösterin,
Bana zavallılığı ve iki yüzlülüğü gösterin,
Hala bilinçsizce yaşanan !

Öldü tüm ölümsüz sayılan ve adları anılmayanlar, ve olmayanlar,
Öldüm ben, sen ve o, şimdiden önce bir geride.
Kan ağlıyor mu Kanlı Dere içinde biriken beyaz tortularla
Birlikte?
Bir pazar,
Doğanın kanı akar, spor adına.
Ve Masumların kanı akar
Özgürlük adında, parantez içinde Petrol adına.
Ve asla yükselmeyecek buradan haykırışlar,
-izleyecek ve susacak ve şükran ve şükran ve şükran.-
Öylesine basit,
Öylesine vurdum duymaz,
Öylesine kirli,
Öylesine huzursuz ve renksiz,
Öylesine küçük,
Öylesine sınırlı,
Öylesine geçmiş,
Öylesine geçkin ve korku dolu
Yaşamlar yaşanıyor ki,
En karmaşık ve karanlık hikayeler dahi
Aydınlatamayacak engin aydınlığı.

Olması gerektiği için olursa eğer her şey,
Ve olması gerektiği zamanda,
Ve zaman uçup gidiyor ve baka kalıyorsak ardından,
Ve yaşlar içimize akıyorsa, ve,
Bekliyorsa garip renksiz geceler silahla,
Ve korkuyorsan kaybetmeyi yıldızını,
Ve, ve, ve diye sıralanıyorsa eğer, eğerler,
Zamanı gelmiştir,
Ya bağırmanın ya da susmanın.

Ruhlarımızla birleşti karanlık gölgeler,
Esir aldı yaşamlarımızı ıslak geceler,
Cıvıltıları kuşların,
Egzoz kokusu arabaların.
Denizde çırpınan bir lüfer ya da çipura,
Açlıktan inleyen bir çocuk Afganistan’da, Irak’ta veya Etiyopya‘da,
İntihar eden kediler,
Krallara başkaldıramayan gereksiz zavallılar.

Tümü, bir gecede oldu.
Tümü, yıllardır yaşanıyordu.
Şiir bitmeyecekti fakat,
Bitirmek yine lanet bir zorunluluktu,
Fakat,
Gördüm, gördük biz,
Renkli bir rüyayı yaşıyordu gece,
Mutluydu,
Ve o eşsiz gece,
İstila etti tüm sokak ve yaşamları,
Yine de. Belki de malesef,
Şerefsizce...

11.11.01 - 05.4.03
© Emre Karahasan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder